Menü
Öykülerimiz

Umudun Süper Kahramanları

Tider çalışanları olarak yaşadığımız etkileyici deneyimleri öyküleyerek belli aralıklarla paylaşmak istediğimiz bu sayfa derneğimizin gönüllülerine de açıktır. Hafızanızda yer eden bir gönüllülük hikayeniz varsa bize yazmakta tereddüt etmeyin. Sayfamızın ilk öyküsünü İletişim Uzmanımız Merve Gömüç kaleme aldı.

Günlerden salıydı ve Destek Market’ten yararlanan ailelerin evlerine ziyaretler gerçekleştirecek olmanın heyecanıyla yollara koyulmuştuk.

Uzun zamandır bu bölgede yaşamama rağmen, arşınladığım sokaklar şehirden çok uzakta yerler gibi geliyordu. Oysa derneğimizin bulunduğu yere belki de 15 dakika mesafede bir mahalledeydim.

Navigasyonun da yardımıyla nihayet istediğim yere ulaşmayı başardım. Uzun süren savaşlar sonrasında ayakta zor duran bir binanın silueti var karşımda sanki. Biraz ürkek biraz da meraklı bir halde arabadan indiğimde, evin bahçesinde ayakları çıplak, sümükleri akmış ve elinde ekmek olan bir çift gözün bana baktığını gördüm. Yavaşça çocuğa doğru yöneldiğimde ne diyeceğimi pek bilemiyordum. ‘’Annen nerede bakalım yakışıklı?’’ sözleri çıkıverdi ağzımdan. O sırada sesimi duyan İlknur Hanım “Hoş geldiniz” diyerek kapıda belirdi.

Apartmandan içeri girdiğimizde dairenin bodrum katından bile daha altta bir yerde olduğunu fark ettim. Apartmanın soğuk, gri duvarları boyasız ve kirliydi. Girişten iki kat aşağı indiğimizde karşımıza çıkan daire kapısı hâlâ hafızamda. Her yeri delik dolu, tahta kurtlarının iyiden iyiye yiyip bitirdiği bir kapıydı.

Nihayet içeri girmiştim. Yoğun bir küf kokusu algıladığım odada hiç pencere yoktu. Ev halkı gibi yere çömeldim. İster istemez etrafımı inceliyor ve ailenin böyle bir evde nasıl yaşayabildiğini düşünüyordum. Odada benimle birlikte 7 kişiydik. Aralarında yaş farkı çok da olmayan üç kardeş, anne, baba ve babaanne.

Aile de biraz telaşlıydı; neden geldiğimi sorarcasına suratıma baktılar. O an aileyi biraz da olsa rahatlatma ihtiyacı duyarak Destek Market’ten geldiğimi ve onlarla biraz sohbet etmek istediğimi belirttim.

Uzun zamandır birine içlerini dökme ihtiyaçları varmış gibi heyecanla anlatmaya başladılar. Sivas’ın bir köyünde sevdalanmışlar birbirlerine, sonra bazı ailevi anlaşmazlıklar nedeniyle İstanbul’a taşınmaları gerekmiş.

Ahmet Bey inşaatlarda çalışmış bir müddet. Sevip evlendiği İlknur Hanım’a, birlikte kurdukları aileye bakabilmek için can güvenliği olmayan, sigortasız işlere girmiş. Sonra bir gün iş kazası nedeniyle bacağına platin takılmış. Şu an yürümekte zorluk çekiyormuş.

İlknur Hanım zaten çocuklarının derdinde. Biri kucağında, diğeri göz takibinde, en büyüğü ise okuyor.

“Kardeş görüyorsun halimizi” diyor, “çocuklardan dolayı çalışamıyorum, anamız hasta, ona bakmamız lazım. Kocam desen iş kazası nedeniyle hep geçici işlerde çalışmaya mahkum adeta. Bizi kimse uyarmadı; Allah’tan dedik, 3 çocuğu da doğurduk. Elimizde yapabileceğimiz hiçbir şey kalmadı, umut bile çok uzakta.”

O an hayatım hızlı bir akışla gözlerimin önünden geçiverdi. Ne hayatlar vardı ve ne umutsuz insanlar!..

“Umudunuzu kaybetmeyin” dedim. Destek Market’ten yapmış oldukları alışverişin devamının geleceğini ve iş konusunda da kendilerine yardımcı olacağımızı belirterek yanlarından ayrıldım.

Derneğe geldiğimde ekibimizle hemen bir toplantı yaptık. Ailenin durumu ortadaydı ve en kısa sürede bir şeyler yapmamız gerekiyordu.

Hemen Destek Market’ten tekrar yararlanmaları için yardım onayı çıkardık.

Sonrasındaysa derneğimize çok yakın bir yerde olan ve kıyafetlerin üstüne dikilmek üzere dışarıya boncuk işi veren bir firmaya gittik. Firma kıyafetleri ve boncukları sabahtan evlere teslim ediyor, birkaç gün sonra da topluyordu. Onların da olumlu yaklaşmasıyla İlknur Hanım evden çıkmadan haneye geçim sağlayabileceği şekilde bu tekstil firmasına iş yapmaya başladı.

Ahmet Bey için de iş ve sosyal güvenlik standartları yüksek destekçilerimizden birini devreye soktuk.

Bir hafta içinde bir ailenin öyküsüne girmiş, olumlu bir etki yapmayı başarabilmiştik. Sihirli bir değneğimiz yoktu belki, ama güçlü bir ekibimiz ve bizi yürekten destekleyenler vardı.

Bu bizim ilk deneyimimiz olmasına karşın içimizde uzun yıllar taşıyacağımız bir motivasyonu ateşlemeyi başarmıştı. Bundan sonraki ziyaretlerimizde Destek Market yararlanıcıları için savaşmaya hazır bir süper kahraman gibi hissettim kendimi hep. Ancak asıl süper kahramanların tüm o zorlu koşullarda yaşama tutunan ve ayağa kalkmayı başaran bu insanlar olduğunu biliyordum elbette.

Merve Gömüç – Destek İK İletişim Uzmanı